Sebil Yayınevi ve bozuk yayınları |
Bu da Sebil Yayınevi'nden satılan kitaplar arasında...
Yazar Abdürrahim Zapsu kim biliyor musunuz?
AKP'nin yani Amerika'yı Kalkındırma Partisi'nin asıl kurucu kadrosunda
yer alan ve "karanlık adam" lakabı ile anılan kişinin yani Cüneyd
Zapsu'nun dedesi...
Uzun uzun bilgi sunumu yapmadan özetle
anlatacağım ki uzun uzun yazıları altı yıldır herkesin gözüne soktum,
Mısıroğlu da dahil ama anlaşılan bu husustaki gerçekler de kendini
müctehidler üstü ve siyasetçiler üstü görecek kadar şişmiş Mısıroğlu'nun
işine gelmemiş...
Abdurrahim Zapsu, Bedirhan Aşireti lideri
Bedirhan Paşa'nın torunlarından Arusî şeyhi M. Aziz Çınar'ın kızı
Hidayet Hanımla evlenmiştir. Bu evlilikten üç çocuğu olmuştur. Kızı
Hale, Kürtçü Marksist-Leninist akımın önde gelen isimlerinden Musa
Anter'le evlenmiştir. Oğlu Mustafa Pertev, 'Massey Ferguson'
traktörlerinin Türkiye'deki imalatçısı Rumeli göçmeni ve Sabetayc Uzel
ailesinin kızı Gaye Uzel ile hayatını birleştirmiştir. Bu evlilikten
Cüneyt Zapsu doğmuştur.
Arusi Tarikatın, çoktan gizli Yahudilerin
kontrolüne girmiş bir tarikattı ve mensupların çoğu müslüman gözüken
kripto Yahudilerdi. Buradan başlayarak Alparslan Türkeş takma ismini
kullanan kripto Yahudiye kadar uzanan bağlantılara dair yaptığım
yayınlar, çakma üstad Kadir'e, bir Cumartesi sohbetinde sorulmuş ve
kendisi de kendi hatıralarını da ekleyerek doğrulamış ve dönen dolapları
ancak anlayabilmişti. Ama anlayabilmek, kabullenebilmek ve gereğini
yapmak için yeterli mi?
Abdrurrahim, Said-i Nursi ile kanka
sayılacak kadar yakın olan, görünürde islami mücadele veren biri
olmasına rağmen, kızını Kürtçü Marksist-Leninist ve Allahsız akımın
liderlerinden olan Musa Anter'e nasıl verdi. En vasıfsız ve en bilgisiz
bir müslüman bile kızının bir gayri müslim ya da bir Allahsız ile
evlenmesi durumunda islamdan-dinden çıkacağını bilir de, islami eserler
neşredecek kadar, davanın çilesini çekiyor gözükecek kadar bir görüntü
veren kişi mi bilemez? Bilirse de karı koca olarak nasıl rıza
gösterirler? Ya da İslamcı olan çevrelerine bunu nasıl bir bahane ile
izah ederler? Ya da bu kadar büyük açık vermek zorunda kalırlar da,
islami hizmet yaptığını, islami neşriyat-yayıncılık yaptığını iddia eden
bir takım zevat, hala nasıl bu adamı muteber görürler, hala nasıl "Hop!
Ne oluyoruz? Burada neler dönüyor?" demez ve bir de kitaplarını satar?
Hadi o zaman genç olsa, toy olsa, bilmese, duymasa bile, altı yıldır bas
bas bağırdığımız bu gerçekleri hala nasıl görmezden gelir hatta zorla
gözüne soktuğumuz halde görmezden, duymazdan anlamazdan gelir de bu
kitap bu gün bile o yayınevinde satışta olabilir? "Efendim biz sadece bu
kitabını satıyoruz. Baktık, inceledik bir sorun göremedik. Diğer
kitaplarını tasvip etmiyoruz" şeklinde bir bahane de bulunamaz. Sadece
sağlam kitapları sattığı intibaı-algısı oluşturan bir yayınevi, bozuk
adamların sağlam kitaplarını da ASLA SATAMAZ. Çünkü okuyucu gerekli
malumata ulaşamaz ve bu tip yazarların diğer kitaplarına karşı dikkati
ve endişesini bastırarak yönelir. Zaten bu kitabın yazarı Abdurrahim
Zapsu hakkında bir ikaza da denk gelmedim.
Cüneyd Zapsu'nun
eşinin de bir gizli Yahudi tarikatına üye olduğu, bu tarikatın genel
hedefleri doğrultusunda, müslüman gözükerek İslam'ı ve Müslümanları
iyice dejenere etme hedefi kapsamında, cenaze namazlarına erkekler gibi
ön saflarda, erkeklerin arasına, başı açık, ayağında diz hizasında etek
ve erkekler gibi el bağlayarak katıldığı, tarihi şaşırıyor olabilirim
ama 2001 yılında olsa gerek, Sabah gazetesinde manşetten duyurulmuştu.
Ben de son altı senedir gece gündüz hizmet etmek için çabaladığım şu
sanal ortamda, defalarca hafıza tazeleyip, yanına neler döndüğünü izah
ve ispat eden bilgiler de ekleyip duyurmuştum.
Zapsu'nun Tayyip'i
oynatan gizli Yahudi ve mason teşkilatlanmanın kilit isimlerinden biri
olduğu bin kere meydana çıkmıştı. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye'ye
gelen üst düzey yabancı bürokratlar, kısa süre için boşbakan Tayyip ile
görüşür sonra da AKP genel merkezinde uzun uzun Zapsu ile görüşürlerdi.
Bir keresinde bir gazeteci bunu haber yapmaya cesaret etti de, ben başka
birinin ya da aynı gazetecinin ikinci kere haber yaptığına denk
gelemedim. Yine AKP ilk denemede Irak tezkeresini çıkaramayınca, AKP'yi
iktidara getiren ABD-Siyonist ortaklığının, AKP üzerine daha fazla
oynamama ve desteklememe tehlikesine(!) karşı Zapsu araya girmiş,
ABD'deki bir toplantıda, "Bu adamı(tayyip'i) logara-lağıma-deliğe
süpürmeyin. Bu adamı kullanın" demişti. Sonra bu sözünü inkar eden
Zapsu'ya kendi ses kaydı dinletilince sesi kesilmişti.
Zaten
daha siyasi yasağı devam ederken. "Muhtar bile olamaz ve siyasi yaşamı
bitti" diye manşetler atılırken, Tayyip'i yanına alıp bütün dünya
liderlerini gezdiren kişi de Zapsu idi. Beyaz Saray tarihinde ilk defa,
hiçbir siyasi kimliği olmayan birinin(Tayyip'in) bizzat başkan
tarafından karşılanmasını sağlayan da Zapsu idi. Karşılayan başkan da
"Ben Tanrıdan bir emir aldım. Tanrı bana Haçlı seferini emir etti"
şeklinde bir katedralde konuşup Irak saldırısını açıkça Haçlı Seferi
olarak ilan eden Evanjelist Bush'du... Vesaire, vesaire, vesaire... Altı
yıldır bin katını da anlatıp ispat ettim bunların ama önce görecek göz,
titreyecek gönül lazım. "Allahhhh! Ne oynamışlar, nasıl pusu kurmuşlar"
deyip bunların tuzaklarına bir an evvel elinden geleni yapacak, hiç
değilse elinden gelenleri yapanlara destek olacak bir iman ve ihlas
lazım. Her ne olursa olsun, her ne ispat edilirse edilsin, bir de islamı
ve tarihi ve osmanlıyı araç edinerek bu yapılanmalara hizmet edecek
düşükler lazım değil.
Zapsu'nun Kurucularından olup sonradan
ayrıldığı BİM'i(Daha sonra A101'i kurdu), ortaklardan olan sözde
Nakşibendi tarikatını, yasin el kadı'yı, el Kaide, Suudi Amerika, IŞİD,
El Nusra, MOSSAD, Büyük İsrail proejsi v.s. bağlantıları da anlatacak
değilim, daha önce çok anlattım, görecek gözleri kalmamış olanlara
saniye tesir etmedi.
Size şimdi bu Zapsu'ların Karay Yahudisi
Ülker grubu ve Sabetaycı Yahudi Doğuş grubu yani Şahenk'ler ile olan çok
kuvvetli bağlantılarını da anlatmayacağım.Zaten onları da ispatları ile
anlattım durdum. Hatta davalar açıldı da bir şey tutturamadılar. Ezik
ezik, endişe ile, aslında istemeye istemeye açtıkları davalardan ne
sonuç alabilirler ki? Ya da bin türlü rezilliğin ve ihanetin ispat
edildiği yayınlara ve bloglara dava açmaları onlara fayda mı zarar mı
verir?
Ya peki, Hz. Osman ile Hz. Ali'yi bile her hususta, hatta
ictihadi hususlarda bile kıyas edebileceğine ya tartıp
değerlendirebileceine inanmış bir zavallıya, bir düşüğe, şunca şeyler
şunca senelerdir ispatları ile anlatıldığı halde görmezden
gelebiliyorsa, lafla, sözle, ispatla ne anlatılabilir? Zaten hep beraber
gördünüz sayfasındaki bir milyon takipçisini gavurur üzerine gönderir
gibi Akademi'nin üzerine gönderdiğini...
İşte bunlar hep nifak alameti...
Zapsular ve Ülkerler, Türkiye'deki Siyasal İslamcıların, İlim Yayma
Cemiyeti başta olmak üzere çok sayıda ciddi sözde İslami vakıf ve
yapılanmanın, sözde islami partilerin ve liderlerin; İsrail, Mossad,
ABD, CIA menfaatine göre hareket etmesini ve nihayetinde onlara yarar
kararlar almasını sağlayan kilit kişiler ve holdinglerdir. İşte burası
da Akademi'dir. İmam-ı Rabbani evlatlarının, deccal küfrünü temelinden
yıkıp ümmetin tamamının gözünü açtığı sayfadır, sitedir. Burada ne çakma
üstadlar, ne çakma akademisyenler, gazeteciler, Sabetaycılar,
Adıtürkçüler, şuncular, buncular rezil edildiler de hepsi susup
kalmaktan başka bir şey yapamadılar. Haydi şimdi bu çakma üstadı da
görelim.
Hz.Ali'nin siyasetini iki cümle ile yerin dibine sokmak
siteyen çakma üstadlara, yaşadığı yıllarda bile neler döndüğünü, hem de
evladı belki torunu yaşında insanlar ispatları ile anlatttığı halde
anlamayan hadsizlere önemle duyurulur.
Mehmet Fahri Sertkaya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder